Değişim rüzgârı hızlı esti, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile yerinden etti.
Şimdi şu tartışılıyor…
Buna değişim denebilir mi? Geçmişte Kılıçdaroğlu’nun aldığı her kararı onaylayan Özgür Özel neyi değiştirebilir?
Her durumda umutlu olmak gerektiğini düşünenler ise Özgür Özel’den umutlu…
Şöyle diyorlar:
1- Taç giyen baş akıllanır. Üstelik geçmişin hataları cezalandırıldığı için Özgür Özel bunları tekrarlamaya çekinir.
2- Örgüt ve seçmen bu defa Özgür Özel’i daha dikkatli ve titiz denetleyecektir…
3- Özgür Özel’i daha kolları sıvamadan yerin dibine batıranların alternatifi var mıdır?
Peki Özgür Özel’den beklentiler mi?
CHP’de uzun yıllar politika yapmış bir dostumuz beklentilerini sıralıyor:
*Yeni yönetim geçen dönemde partiden ihraç edilen üyeleri geri alma yolunu açmalıdır.
*Kılıçdaroğlu ve ekibinin baskısıyla ekrana çıkmalarının önü kesilen gerçek CHP’lilere yönelik ekran boykotları son bulmalıdır.
*Özgür Özel, geçmiş dönemin sıkı bir eleştirisini yapmalıdır. Yapılan hataları açıkça ortaya koymalıdır.
*Kendisinin bu hatalardaki payını da açık yüreklilikle dile getirmeli, cesur bir özeleştiri yapmalıdır.
*Atatürkçü Düşünce Derneği gibi kuruluşlar ve meslek odalarıyla sıkı bağ kurmalıdır.
*Her alanın uzmanı nitelikli kişilerin partiye katılması için bir kampanya düzenlemelidir.
*Bir program kurultayı düzenleyerek partiye çağdaş bir program kazandırmalıdır.
İşte pusula…
CHP Kurultayı’nda okunan ve oy birliğiyle kabul edilen “100. yıl Bildirgesi” dört başı mamur bir yol göstericiydi. Bakın bir yerinde ne diyor:
“… CHP varoluşu itibariyle yeniliğin, değişimin, kurtuluşun, özgürlüğün ve bağımsızlığın partisidir. CHP Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere gösterdiği hedef olan çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için; laik eğitime, bilime ve akla değer verir. Bugün çağdaş uygarlığı tanımlayan demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü değerlerine sıkı sıkıya bağlıdır. CHP bu değerlerin 21.Yüzyıl’ın fırtınalarla dolu denizlerinde güvenle seyretmemize yardımcı olacak bir pusula olduğuna inanır.”
Bu metinler masa başında yazılır ama uygulamada unutulur… Unutulunca parti oradan oraya savrulur…
Parti üyeleri ve seçmenler bu ilkeleri yöneticilere usanmadan hatırlatırsa parti çağa ayak uydurur.
TANZANYA
Almanya Cumhurbaşkanı Walter Steinmeier, geçen hafta Afrika ülkesi Tanzanya’yı (bugünkü Namibia) ziyaret etti.
Bu ziyaret sırasında ülkesinin geçen yüzyılda sömürgesi olan Tanzanya’da işlediği suçlardan duyduğu “utancı” dile getirdi, af diledi…
Almanya 1904 yılında Tanzanya’da 300 bin kişiyi katletmişti. Sivil halkı çoluk çocuk çöllere sürerek açlık ve susuzluktan öldürmüştü. Emir Almanya’nın merkezinden gelmişti.
Batılıların Afrika ve Asya’da buna benzer nice katliam ve soykırım sabıkası var. Ne var ki, bunları yıllarca tarihin arka sayfalarına atıp özenle gizlediler. Bizim gibi ülkeleri soykırımla suçlarken kendi suçlarını örttüler.
Biz de aydınımız, yazarımız, politikacımızla bu ikiyüzlü Batılıları teşhir etmekte acizlik gösterdik. Kendimizi de doğru dürüst savunamadık.
Bu soykırım katilleri şimdi özür diliyorlar. 100 yıl gecikmeyle pişman mı oldular? Yok canım… Afrika’da yeni bir paylaşım savaşının hazırlığını yapıyorlar.
Hepsi o…
FİNAL
TFF, Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki Süper Kupa finalinin 29 Aralık’ta Suudi Arabistan’da oynanacağını açıklamıştı. Önce Fenerbahçe sonra Galatasaray divan kurulu bu kararı reddettiler. Finalin Türkiye’de oynanmasını isterken, ister istemez Suudi Arabistan’ı rencide edecek ifadeler de kullandılar. Divan kurulları haklıydılar da… İşi buraya getirmeye gerek var mıydı? Federasyon kararını açıklamadan önce her iki kulübün başkanlarıyla bir araya gelerek onların onayını alsa iyi olmaz mıydı? Ne olacak şimdi?
TULUMBA
Bazı söz ve deyimleri sık sık kullanır ama nereden geldiğini bilmeyiz.
Birisini yaka paça dışarı atmak anlamında kullandığımız bir deyim vardır:
“Karga tulumba atıldı” deriz…
Nedir anlamı?
Hayır bu deyimin ne karga ne de tulumbayla ilgisi vardır… İtalyanca ‘carga la tromba’ ifadesinin bozulmuş şeklidir.
Gemicilik deyimi olup ‘Yelkenleri topla!’ anlamındadır.
***
Ankara’daki havalimanına ismini veren Esenboğa’nın esen, gürleyen bir boğa ile ilgisi yoktur. Ankara’ya bu isim Timur’un generallerinden İsenboğa’dan kalmıştır. 1402’deki Ankara Savaşı’nda İsenboğa
karargâhını buraya kurmuştu.
İsen mutlu, huzurlu demek.
“Esen kalın”daki esen gibi…